Ebeveyn olmayı, sürekli içinde bulunduğumuz zorlu bir sınav içinde olmak gibi tanımlayabilirim sanırım. Sabır demek, fedakarlık demek. Bazen uykusuz, bazen aç kalmak. Kimi zaman paspal, çoğu zaman yorgun... Çocuğunuz ilk 3 yıl boyunca sizden müthiş bir ilgi, sonsuz sevgi, her daim korunma ve desteklenme ihtiyacı karşılanarak fiziksel, zihinsel ve duygusal gelişimini sürdürerek büyüdü. Ancak ilk üç yılı tamamladıktan sonra, diğer gelişim alanı olan sosyal gelişim için aile ortamının artık yeterli olmamaya başladığını farkettiniz. “ Arkadaş istiyor “- “Evde sürekli benimle oynamak istiyor. Artık yetememeye başladım gibi söylemleri bu dönemde sıkça duymaya başlarız. Çocuğun sosyal gereksinimlerinin giderek artmasıyla birlikte artık okul kavramı hayatımıza girmeye başlamıştır. Eyvah ! yeni bir ortam, yeni bir süreç... yine kafanızda bir sürü soru işareti. Aslında sil baştan yeniden kaygılarınızın başladığı zorlu bir sürecin içine girmiş olduğunuzu düşünebilirsiniz.
Okul, çocuğun dış dünyaya açıldığı, güvenli alan olarak kabul ettiği ev ortamından uzaklaştığı ve bireyselliğini kazandığı ilk yerdir. . Bu yaş çocuğu sosyal olarak pek çok açılıma ihtiyaç duysa da duygusal olarak diğer yaşlara göre alışmadığı ortamlarda, tanımadığı kişilerle kaldığında huzursuzluk, kaygı ve beraberinde korku duyabilir. İhtiyaçlarını nasıl karşılayacağını bilmemektedir. Evde hep siz ya da başka bir bakım veren (anneanne, babaanne,bakıcı vb.) onun ihtiyaçlarını karşılıyorken şimdi sizden bağımsız hareket edeceği için kendi içinde kaygının artması çok olağandır. Örneğin, Acıkınca ne yapacağım? Ya beni okuldan gelip almazlarsa? Hep okulda mı kalacağım? Ya beni unuturlarsa? gibi düşünceler beraberinde kaygıyı da getirecektir. Bu nedenle okula uyum döneminde bazı çocukların çeşitli kaygılar yaşaması ve bakımıyla ilgilenen kişiden ayrılmak istememesi gibi durumlar doğaldır. Bu yüzden çocuğun okulu tanımak ve oraya ısınmak amacıyla geçireceği ilk bir kaç gün çok önemlidir. Peki sağlıklı bir oryantasyon süreci nasıl olmalıdır? İlk gün çocuk hiç bilmediği bir ortama girdiği için keşfedecektir. Boyuna göre masa sandalyeler, sayısını bilmediği kadar oyuncak, küçük lavabo ve tuvaletler her şey onun için cezbedicidir. İlk günden çocuğun sıkılmaması ve olabildiğince keyif alarak vakit geçirmesi önemlidir. O yüzden ilk gün 1 saat 2. Gün 2-3 saat boyunca çocuk annesinden aldığı güvenle yeni ortamını, öğretmenini ve arkadaşlarını tanır ve terk edilme korkusu yaşamadan etrafını keşfetmek için motive olur. Bu 2 gün boyunca çocuk, okuldaki diğer çocuklarla oynaması için zorlanmaz ve aktivitelere katılması onun isteğine bırakılır.Diğer günlerde amacımız çocukla öğretmen arasında oluşan güven ilişkisini sağlamlaştırmak olmalıdır.Çocuk kabul ettiği sürece öğretmen onunla yakın bir ilişki kurar, öğle yemeğini yedirir, onunla oyun oynar. Çocuk okula bırakılırken, anne baba net ve emin cümlelerle vedalaşma yapmalıdır. Küçük çocuklarda henüz zaman kavramı oluşmadığı için “yakında” ya da “birazdan” gibi zaman zarflarını kullanmak yerine çocuğa daha somut algılayabilceği bir zaman sunmalıdır. Örneğin öğle yemeğinden sonra geleceğini söyleyebilir. Buna benzer verilen her söz mutlaka tutulmalıdır ki çocuğun anne ve babasının sözüne olan güveni pekişsin. Çocuğun okulla ilgili sorduğu sorulara “bilmiyorum” cevabı vermek yerine .. Özellikle eve nasıl döneceği, servise nasıl bineceği, evde O’nu kimin karşılayacağı gibi konular mutlaka önceden konuşulmalıdır ki çocuk için her şey net ve anlaşılır olsun. İlk bir kaç günün ardından cocuğun tepkisine göre ebeveynin çocuğu okuldan alma süresi uzatılır.Böylece çocuğun okulda tek başına kaldığı süre artar.Bu süre sırasında çocuğun anne ya da babasına ihtiyaç duyması halinde aileye haber verilir ve okul süresi o gün için sonlandırılmış olur. O yüzden okula uyum süresi boyunca ebeveyn gerektiğinde her an telefonla ulaşılabilir konumda ve tekrar okula dönebilecek mesafede olmalıdır.